2 Şubat 2023 Perşembe
İslam üzerine bir sorgulama
25 Kasım 2022 Cuma
kader
20 Ağustos 2022 Cumartesi
Neden müslüman mucizeye iman etmelidir?
Neden müslüman mucizeye iman etmelidir?
Mucizesiz islam ve hiçbir semavi din olamaz. Olursa da semavi din
sayılmaz.
Hz. Muhammet zamanında
da insanların
ayın
yarılmasına tanık olmaları doğrudur ve ay yarılmıştır.
Arapların
ayın
yarılmasını gördükleri doğrudur, ama her görülen
gerçek
değildir. Güneşin
yerin çevresinde
dolanması gözle görülen
gerçekliktir,
ancak gerçek
bunun tam tersidir. Ayın
yarılmamasının, ya da yarılamaz olduğunun
önemi
yok. Önemli
olan şu ki, Muhammet, ya da mucize gösteren peygamberler ayın yarılma, dağdan
deve çıkma,
Nuh fırtınası, Ad kavmini sert yellerin götürmesi,
Lut kavminin helak edilme sanrısını psikolojik bir telkin olarak onlara iman
edenlerin zihninde oluşturabilmişler. Herkes hayalle gerçek sınırlarının henuz belirginleşmediği çocukluk vaktinde böyle olaylara tanık olmuş, ya da böyle
rüyalar
görmüştür. Ay yarıldı derken, çocuklukta, ya da rüyada gördüğümüz
ve biliçaltında saklı bulunan anı canlanabiliyor. Şöyle
olduğunda denizin de iki parçaya ayrılıp
geçit
yolu açması da doğruca bir kabus ve sanrısal bir olgudur. Çürütülemez de. Nitekim her bir müslüman sanki kendi gözleriyle görmüşçesine kendi şeyhinin,
emir sahiplerinin mucizeler gösterdiğine
iman eder. Böyle
değildirse, müslüman değildir.
Mevlana Celalettin Rumi bile mürşüdü Şems´in mucize gösterdiğini kendi gözleriyle görmüştür. Şimdi
Şems´in mucize gösterip göstermemesinin,
ya da böyle
doğaüstü
olanağının
olup olmamasının ne önemi var? Önemli
olan şu ki, Mevlana denilen Selcuklu sultanlarının yalakası bu
mucizeye tanık
olmuş ve adını da
irfani "şuhut" koymuştur. Hiçbir peygamber "ben mucize gösterdim, ya da allah benim tanıklığımda
mucize gösterdi"
diye konuşmamıştır.
Bir başkası konuşuyor.
Konuşan bir ravidir. Yani duyduklarını rivayet eden bir ravi. Örneğin
ravinin "deniz yarıldı ve Musa denizden geçti, ..." haberi üzerinde duralım. Bunu anlatan Hz. Musa kendisi değildir. Hz. Musa "deniz yarıldı ve biz denizden geçtik" demiyor. Meçhul bir söyleyicidir
buradaki ravi. Dolayısıyla günümüzde de her bir müslüman mucizeye iman etmelidir. Şeyhinin, iman ettiği emir sahibinin mucizesine, ya da rüyada bir şekilde kendi gözleriyle, özellikle
de "gönül gözleri"yle mucizeye tanık olmalıdır. Müslüman
olmanın
ilk koşulu muciziye iman etmek değildir de nedir? Ortada söylenen iman koşulları
bunun teorisidir, pratikte kendi gözleriyle mucizeye tanık olmalı.
Nitekim her bir müslüman, sanki kendi gözleriyle tanık olmuşçasına tam da ilk müslümanlar gibi "Kuran Hz. Muhammet kelamı değildir, Allah kelamıdır"
diye ilk mucizeye iman etmektedir. Mucizeye iman etmeden semavi dinler var
olamaz. Mucizeye iman etmek de usun çevresine karanlıktan katı
bir duvar örerek
beynin işlevselliğini imha etmek değildir de nedir? Böyle bir toplumun aydınlanabilmesine inanmak da bir tür mucizeye iman etmektir. Şunu kendi anımlarımdan ve hayat deneyimlerimden yola çıkarak anlatmak isterim:
İran´da devrim olduğunda
5. sınıfta okuyordum. Köyümüzden
şehire bir abimle yenice yerleşmiştik. Anne-babam ve diğer abi ve kardeşlerim
köyde
kalmışlardı. Ansızın
TV-de, radyoda ve sokaklarda gürültülü "İmam
Humeyni aya çıkmış, ayda gözüküyor" diye sesler yükselmeye başladı.
Ben de abimle aydınlık gecede Humeyni´yi ayda görebilmek için merdivenle
evin üstüne tırmandık.
Tüm
konum-komşu, büyük-küçük, kadın-erkek herkes sokakta ve evlerin üstündeydiler. Herkes parmağıyla
Humeyni´nin
aydaki harekette olan "görüntüleri!"ni gösteriyordu. Birisi "bak, bak, gülümsemeye başladı" derken, bir başkası "gözlerinden
ışık akıyor" diyor ve başkaları da
"sakalını okşamaya başladı" diye gördüklerini şaşkınlıkla
anlatıyorlardı. Ben ve abim bir türlü Huymeyni´yi
ayda göremedik.
İmansız olduğumuz
yüzünden mi acaba? Komşumuza sürekli "hani nerede?" sorduğumda sonunda adam bağırarak "kör müsün çocuk, herkes görüyor
da, yalnız
sen mi görmüyorsun, dikkatlice baksana!" dedi kaba
sesiyle. Sesinde öfke
vardı. Çocuk merakimle "Peki, imam Humeyni
oradan nasıl
inecek?" diye sorduğumda
diğer komuşularımız da berelmiş gözleriyle
bize yan bakmaya başladılar. Saldırıya
uğrarız diye abim elimden tutarak "inelim, gidelim eve"
dedi.
Yıllarca bu konu üzerine düşünüp durdum. Sonunda bunun psikolojik bir
hastalık
olduğunu anladım. Onlar psikolojik gereksinimlerini gidermek ve imanlarının mükemmelliğini ispatlamak için bu yalana iman etmiş ve Huymeyni´yi önce kendi parçalanmış
hasta zamirlerinde aya çıkardıkları için
Humeyni ayda gözüküyordu. Yani önce kendi içlerinde Humeyni´yi aya çıkarıp sonrasında sokaklara akın etmiştiler.
İçlerindeki mucize telkinini aya yansıtıyorlardı. Bütün şii İran toplumu Humeyni´yi ayda görmüştü! Muhammetin göğe gittiğine iman eden adam Humeyninin aya yükselmesine neden inanmasın? Muhammet ayı da o tarafa geçmiş, halbuki, ay yere daha yakın.
Benimse bu sorum hala
yanıtısz: Humeyni aydan yere yeniden nasıl indi?))))